AA muhabirinin Bakanlıktan edindiği bilgiye nazaran, 2012’de Bahri Dağdaş Memleketler arası Ziraî Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde Çavdar Islah Projesi başlatıldı.
Proje kapsamında, berbat toprak kuralları, soğuk, sıcak ve düşük yağış üzere iklim şoklarına karşı adaptasyon kabiliyeti yüksek olan çavdarın kuraklığa güçlü bir tipi geliştirildi.
Enstitü bünyesinde sürdürülen çalışmalarla yeni üretilen cins için açık tozlaşan bir sınır, tescil için Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkez Müdürlüğüne gönderildi. Tescil süreçlerinin 2023’te tamamlanması bekleniyor.
Çavdar, genelde 3-4. sınıf yerlerin tarıma açılabilmesi için kıymetli bir serin iklim tahılı olarak görülüyor. Makus toprak kaidelerine sağlam olan eser, soğuk, sıcak ve düşük yağış üzere iklim şoklarına karşı da adaptasyon kabiliyetiyle ön plana çıkıyor.
Çavdarın büyük kısmı üretilen ülkelerce tüketildiğinden, dünya çapında büyük bir ticareti bulunmuyor. Türkiye, çavdar üretimi açısından birinci 10 ülke ortasında yer alıyor.
Ülkede çavdar yıllık yaklaşık 300 bin hektar alanda ekilirken 300 bin ton civarı eser alınıyor. Üretilen çavdarın büyük kısmı ise hayvan yemi olarak kullanılıyor. Eser, son yıllarda yeşil ve hasıl kuru ot olarak silaj üretiminde kullanılmaya başlanıldı.
“Türkiye’nin tohumluk muhtaçlığını karşılama oranı yüzde 94’e çıktı”
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci de AA muhabirine, yeni tıp geliştirme ve ıslah çalışmalarına ait bilgi verdi.
Ekilebilir tüm yerleri üretime kazandırmaya çalıştıklarını belirten Kirişci, ‘Ekilmedik bir karış toprak kalmasın’ sloganıyla sertifikalı tohum ile yerli ve ulusal çeşitlerin kullanımını artırma çalışmalarına tartı verdiklerini söyledi.
Yerli tohumun bir süreç işi olduğuna işaret eden Kirişci, 2002’de Türkiye’nin kendi tohumluk gereksinimini karşılama oranının yüzde 31 seviyesindeyken bunun yüzde 94’lere çıktığını bildirdi. Bunun temelinde Islahçı Hakları Kanunu olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Bakan Kirişci, Türkiye’de istikbali ve geleceği olan bir tarım kesimi bulunduğunu lisana getirdi.
Kirişci, “Tohumla teknoloji iç içedir. Tohum dalının tek başına faaliyet göstermesinin kâfi olmadığı artık görülmüştür. Tarım kesiminde AR-GE’nin de devreye girdiği multidisipliner çalışma ve teknolojinin kullanımı vazgeçilmezdir.” dedi.
